6 Şubat 2013 Çarşamba

6 Üstü Oyun: Evaristo !





Altıdan Sonra Yapım'ın oluşturduğu "6 Üstü Oyun" projesinin ikinci oyunu, Civan Canova'nın kaleminden çıkma, Nihan Koldaş'ın yönetmenliğinde sahnede 'var olan' "Evaristo" için bu ay da Kumbaracı50'ye uğramalı.

Bu projeyi ay be ay deneyimlemek, buradaki süreklilik ve kelimenin muhteviyatına inat içindeki 'yenilik' hissi öyle besliyor ki insanı.

Tek kişilik görünen ama sahnesinde birden fazla karakteri, duyguyu barındıran bir oyundu, Evaristo. Ayşenil Şamlıoğlu'nun, makyaj, dekor ve ışık oyunlarıyla beslendiği performansının tarifi yok. Deneyimlemeniz ve tarifi için kendi kelimelerinizin peşine düşmeniz gönülden bir tavsiye, benden.

Evaristo, zamansız, mekansız ve hatta kimliksiz bir hikaye. Civan Canova'nın deyişiyle "yaşsız bir kadının hayata tutunma mücadelesi". Peki mücadele nerede başlıyor ?, derseniz, insanlığın yüzyıllara yayılmış, 'küllerden' dirilme, küllerden, gözalıcı elmaslar misali parlayan, 'umut dolu' bir gelecek yaratma mücadelesi. Tabii uyanık kalabilirsek !


Yakın tarihimizde, dünyamızın, insanlığın tarihine kesitsel bakıyoruz, satır aralarında. 'Nasıl yaşlandık ?' sorusu doluyor zihninize. Soru içinde saklıyor olmalı, yaş almanın ötesinde, dökülen yaşları ve nasıl döküldüklerini. O yaşları dökenler hatırlıyor onları, 'acıyı çeken hatırlıyor, yoksa çabuk unutuyor sokaktaki adam'. Katliamlar unutuluyor, özde B'ir oluş unutuluyor. Çuval çuval taşınıyor yüzyıllardır bizim sırtımızda iktidar mücadelesinin ağırlığı. Ticareti yapılıyor o çuvallarda yaş'lanmış geçmişin küllerinin. Taşırken nefesimiz kesiliyor, öyle zor ki soluk almak. Kimbilir kaç çuval daha gerekli kurutmak için o yaşları ?

Evaristo, 'biriktirilmiş' bir dekorla karşılıyor izleyiciyi. Geçmiş orada, tüm kullanılmışlığı, eskimişliği ile. Tarih, gazeteler dolusu. Yaşanmışlıklar, bir bavula sığdırılmış. Açık arttırmaya çıkamayacak antikalarla dolu bir 'yeraltı sığınağı'. Ölümden söz etmek zor. Ölüm bitiştir, elektrik kesilir. Halbuki, ödesinler, diyerek açık bırakılıyor ışık. Fatura hepimize kesiliyor, fark edilmiyor.

İsimler, sadece küçük bir detay insanlık tarihinin 'pazarlama planında'. Kiminin marka değeri yüksek, kiminin ederi yok. Son'unda ise hepsi aynı şeye dönüşüyor. Toprak oluyor, kül oluyor. Yaşarken örtülüyor demek ki bu aynılık hali, ten kafeslerde, görülmüyor.

İsmi lazım değil, Führer'den bol şey günümüzde üstelik, 'takibimizi' de apaçık yapıyoruz, yayınlıyoruz. Takipçileri oluyoruz, söylediklerini 'alıntı' yapıyor, paylaşıyoruz. Aboneleri oluyoruz. Arkadaş listemize ekliyoruz pek çoğunu. Peşlerinden gidiyoruz. Birileri bizi 'dürtüyor' ama demek 'uyku hali' bu ya. Uyanamıyoruz.

Evaristo, birikmişleri 'geri dönüşüm'e verme zamanını hatırlatıyor olmalı. Dönüştürmeli; güncellemeli ve geliştirmeli. Uyanmalı ve görmeli, insan'lık tarihini yazmalı. Sırtımızdaki çuvallardan kurtulmalı. Yoksa nefes alamayacağız derin derin, aldığımızı sanarak kül olacağız.

Kumbaracı50'de Ocak sonunda prömüyeri yapılan Evaristo, Şubat'ta izlemek, kısa ayın karı bize !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder