Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi_ONUR ÜNLÜ
“İnsan anne babasını seçemez. Fakat bir
"aile"nin bireyidir. Bu yalancı bireylik durumu, insanın aslında
basitçe bütün hayatında çeşitli şekillerde karşılaşacağı statükoyla girdiği
öldürücü işbirliğinin de başlangıcıdır.”
Onur
Ünlü, Celal Tan ve Ailesinin ‘Aşırı’ Acıklı Hikayesi’nde, belki de yaşadığımız
toplumun içinde bizlerin nasıl “çekirdekten” yetişip, bu statükoya kendimizi
sabitlediğimizi bize anlatmak istiyor. Celal Tan, Eskişehir’de yaşayan, ünlü
bir anayasa profesörüdür, yaşamın içinde karşıdan karşıya geçerken, kurallara
harfiyen uyan, risk almak istemeyen ancak insana dair duyguları;
kıskançlıkları, korkularıyla da bir o kadar “aşırı”lıkları , absürtlükleri
içinde barındıran bir hayat sürmektedir. Diğer aile bireyleri ise esasında, başlı
başına birer hikayeyi temsil etmektedir, bu “aile”de.
Onur
Ünlü’nün bu yıl, Adana Altın Koza Film Festivali’nde “En İyi Film”, “En İyi
Senaryo” ve “Juri Özel Oyunculuk Toplu Performans” ödüllerini aldığı filmi,
izleyiciyi farklı bakış / kamera açılarından filme dahil ederek, güldürmekten
de geri kalmıyor. Bu filmde sıkça rastladığımız, “aşırı” acıklı hikayeler için
döktüğümüz gözyaşları olmayacak, en klişesiyle bol bol “ güleceğiz ağlanacak
halimize”. Ölüm klişeleri,aşırı tepkiler ve çoğu zaman tepkisizlikler de,
filmde oldukça dikkat çekiyor.
Celal
Tan’ı oynayan Selçuk Yöntem dışındaki oyuncu kadrosunun bir kısmı “Leyla ve
Mecnun”dan tanıdık, Mecnun’un ak sakallı dedesi rolündeki Köksal Ergün ise bu
kez karşımıza son yolculuğuna çıkmadan evvel hummalı bir çalışma içindeki Celal
Tan’ın yakın arkadaşı rolünde çıkıyor. Sinema’da da izleyiciler arasında, birlikte
izliyoruz filmi ve sanıyorum yoğunlukla gençlerin doldurduğu salondaki
kahkahalar, güzel geri dönüşler olarak zihninde yer ediyor..
Filmdeki
13+ uyarısı, oldukça yaratıcı karelerle karşımıza çıkan “bize” ait küfürlerden
dolayı olsa gerek, Ünlü bu anlatımıyla da aslında “İnsan, insandır.” deyişini
vurgulamayı, film boyunca sürdürüyor. Bu yaşananlarsa, mutfak kapıları ardında
ya da ‘aman kimse duymasın’ kaygısı taşımadan, evin küçüğü karşısında ailenin
“salonu”nda gerçekleşiyor.
Filmde
, Altın Koza’da da layık görüldüğü gibi etkileyici bir ‘toplu performans’
sergileniyor, başından sonuna kadar ve toplumun “alıştığımız” yapı taşı olan
ailenin bireylerinin, aile oldukları için “birey”selliklerinden nasıl da
uzaklaşabildikleri ve düzene sorgusuz ait olduklarını gözlemliyoruz. Yoğun
vurgulu klişelerinin zıtlığında alışılmışın dışındalık vurgusuyla, size güzel
zaman geçirttirecek ama izledikten sonra da afişteki tersine dünyalığı
düşünmeye itecek değerli bir film..
“Size
Yakın Bir Sinema’da” en yakın zamanda izleyin..
İyi
Seyirler..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder