4 Ağustos 2012 Cumartesi

Im Juli. (Temmuz'da) / Fatih Akın


                                                           

Temmuz'da / Fatih Akın



"Hayatta en güzel şeyler bedavadır." 


http://www.sabah.com.tr/kultur_sanat/sinema/2012/07/15/buz-gibi-bir-yaz-filmi-demek-isterdik-ama

Malumunuz termometreler 40oC'yi zorluyor, sıcaklarda yapılabilecek şeyler ve zaman dilimleri oldukça sınırlı. Bir tarafta kendi yol hikayelerini yazanlar; 'güneye gidenler', diğer yanda 'kendi şehrini bekleyenler'. Ben de kendi yaz hikayemin yolunda, uçak dergilerinin birinde 'Gezmeyi Sevdiren Yol Fimleri' başlığı altında rastladığım filmlerin peşine düşmüşken, hem sıcaklara hem de zamana uygun bir film izlemeye koyulmuş bulundum; Fatih Akın'ın 2000 yapımı romantik-komedi kategorisindeki filmi Im Juli.'yi ( Temmuz'da).

Hani halk arasında, 'tam bir tatil / sahil kitabı' başlığı altında sınıflandırılan kitaplar vardır, onlar gibi, filmlerin de mevsimsel olarak kategorize edilebileceğine olan inancım artmaya başladı. İşte tam da bu nedenle kendi içimde 'yol filmi' Temmuz'da filmini yaz filmi ilan ettim. Elbette serin bir ortamda izlenmesi tavsiye olunan film, karakterleri, hikayesi ve ismi ile oldukça sıcak, samimi bir film. Fatih Akın'ın 'aile filmi' gibi hissettirdiği bir film oluşu da içindeki sürprizlerde saklı. Fizik öğretmeni Daniel (Moritz Bleibtreu) son dersinden sonra resmi olarak yaz tatile girmiştir, ancak planları arasında sessiz sakin bir şekilde Hamburg'ta 'şehri bekleyenler' arasında olmak vardır. Onun tüm bu planlarını altüst edecek kişi ise sokaktaki tezgahında onu beklemektedir. Görünüşte ona sadece bir 'yüzük' satacak olan Juli; Temmuz; 'ay ismi olandan' (Christiane Paul) içine kapanık bu öğretmene aslında 'hayatının güneşi'nin peşinden gitmeyi ve onun için savaşması gerektiğinin dersini verecektir. Elbette Juli de kendi tasarladığı plana göre hareket etmek istese de bir yol filmini yol filmi yapan en önemli unsurlardan, 'beklenmediklik' ve 'plansızlık' onun için de vazgeçilmezdir. Yaz, her ikisi için de bolca tesadüf, macera ve elbette beklenmedik 'eziyet ve ıstırap' dolu olacaktır. Yol Hamburg'tan, İstanbul Ortaköy'e kadar uzanacak ve Daniel, izleri takip ederek, "kilometrelerce yol geçip, nehirler geçip, dağlar aştıktan" sonra İstanbul'da köprünün altında olacaktır, buluşma ve sonrası ise hem romantik hem komedi başlığının hakkını veren cinsten olacaktır.

                                

Hikaye, ne kadar serin bir ortamda izlerseniz izleyin, sıcaklığı, güneşin yakışını size geçiriyor ve fon müziği niyetine kullanılan tüm şarkılar aslında, başrole oynuyor. Melek rolüyle filmin adeta iskeletini oluşturan İdil Üner, film müziklerinin en unutulmazlarından Güneşim parçasının da sesi. Elbette, Brooklyn Funky Essentials nağmelerinin de tadından geçilmiyor.

Böylesi 'ilk duran araba, benim kaderim' anafikri üzerine bir yol filminin içinde saklı olan bir güzellik, filmi benim için romantik komedi olmanın bir üst basamağına taşıyor ; belki biraz iddialı ama çok da hoşuma gidiyor, en güzel sahnelerden birinde "Hayatta en güzel şeyler bedavadır." deniyor. Belki de bu nedenle yaz filmi ilan ettiğim, bu filmin 'mülksüz yolcu' olma fikri beni kendine daha çok çekiyor. Temmuz'u beklememeli insan sanki, kendi güneşini arayıp, peşinden gitmeli ve hayatta biraz da bedavacı olmalı, daha doğrusu 'bedavanın tadını çıkarmalı' ne de olsa "Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava; Dere tepe bedava... Bedava yaşıyoruz, bedava."

Bu yazının fon müziği de başrole oynacak, Bulutsuzluk Özlemi'nden Güneye Giderken şarkısı olmalı bence !

Güzel yazlar, iyi 'yolculuk'lar, iyi seyirler !

Okuyucuya not: Yazıdaki ilk fotoğrafı tıklayarak İdil Üner'in Güneşim adlı parçasını, ikinci fotoğrafı tıklayaraksa , Bulutsuzluk Özlemi'nin Güneye Giderken'ini dinleyebilirsiniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder